Çoruh Postası

ÇOĞUNLUK İRADESİNİN ZEKÂ VE FERASETİNE HAYRANIM 

      Gerçekten de Allah vergisi bir milli irademiz var
       Çok partili hayata adım attığımız seksen yıl içinde seçim sandığına yansıyan çoğunluk iradesi her zaman için topluma sunulan alternatiflerin en iyisinin sandığa yansıması şeklinde olmuştur. 
       Sandığa yansıyan bu iradeden gerekli dersleri ve sonuçları çıkaran partiler büyüyerek yoluna devam etmişler, çıkaramayan partiler ise küçülerek güdük kalmış ve yok olup gitmişlerdir. 
       Bu durumu 14 Mayıs seçimlerinde bir kere daha gördük. 
       Bu seçim sonuçlarından da çıkarılacak çok önemli siyasi, ekonomik ve sosyolojik dersler var. 
       Ben şimdilik sadece bir tanesine değineceğim. 
        Bu seçimlerde çoğunluk iradesi açık bir şekilde kendine teklif edilen siyasi rüşveti reddetti.
       Nasıl mı ?
 Açıklayalım;  Bu seçimlerde Ak Partide uzun ve önemli görevlerde bulunan kişilerin kurmuş olduğu iki parti vardı. Deva ve Gelecek Partileri.
       Birde köklerinin ta Demokrat Parti geleneğine dayandığını iddia eden bir Demokrat Parti vardı. 
       Deva ve Gelecek Partileri büyük iddialarla kurulmuştu. Her iki Partinin de Millet Ittifakına önemli miktarda oy devşireceği iddia ediliyordu.
       Geçmişi eskilere dayanan Demokrat Parti ise seçim tartısından süreki olarak kaçıyordu. Bunlara birde yılların milli görüşçü partisi olduğunu iddia eden Saadet'i ekleyebiliriz.
       Bu dört parti de seçim terazisinden kaçtı. Buna karşılık bu dört partiye hem seçilecek sıralardan çok sayıda milletvekilliği adaylığı hem de seçim kazanıldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakanlıklar verilecekti.
       Bunun kibarca adı " siyasi rüşvetti. " 
Yapılan siyasi hesaplara göre siyaset tartısından kaçan bu partilere Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, bakanlık ve milletvekilliği verilecek ve onlarda bu sayede milliyetçi ve muhafazakâr seçmenden oy devşireceklerdi.
       Kılıçdaroğlu ve yandaşlarındaki bu düşüncenin siyaseten " ahlaki " olmadığı açıktı. 
      Herşeyden önce çoğunluğun iradesini küçümsemek anlamına geliyordu. Çünkü en azından seçmenin iktidar nimetlerinden yararlanabilmek için oy kullanacağını düşünmek seçmen iradesini hafife almaktı. 
        Milliyetçi ve muhafazakâr seçmen bu siyasi kurnazliğa sandıkta gereken cevabı verdi. 
        Bu dört partinin CHP'ye yaptığı oy katkısı sıfır oldu ki ben çok önce bunu ifâde etmiştim. 
        Bu partilerin genel başkanlarının açıkladığı gibi kendi yakınları bile CHP'ye oy vermediler. 
        Çoğunluk iradesi ucuz siyasi  hesaplara prim vermiyor. Hatta tam aksine ülkeyi yönetmek isteyen liderlerden ahlaklı, dirayetli ve iddialı olmasını istiyor.  
        Bunun için Cumhur ittifakı TBMM çoğunluğunu rahatça sağladı. 
        Bunun için Sayın Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip ERDOĞAN ilk turda % 50'ye yakın oy aldı. 
        Özetle seçmen sandıktan kaçanları sevmiyor. Bunu halen daha anlamayanlar ne yazık ki kendi gibi düşünmeyenleri cahillikle suçluyor. 
       Oysa seçmen düşünsel olarak onlardan çok daha ileride ve onlardan çok daha iyi bir şekilde küresel ve ülke gerçeklerini takip ediyor.