ALIN TERİ İLE YAŞAMAK
‘’Emeğin kutsal bir değer olduğu anlatılmadıkça insanlık için toplum için emek harcanması gerektiği ruhlara yerleştirilmedikçe geleceğimiz karanlıktır. ‘’ Gündoğdu Yıldırım
ALINTERİ İLE YAŞAMAK
Emek çekilmiş her şey değerlidir diyor, Mimar Sinan, peki emek çekilmiş her şey gerçekten değerli midir? Bu bir hırsızlık bile olsa, kişi emek, zahmet, zaman harcamıştır sonuçta ama değerli midir? Tartışılır. Bir insan size alın teriyle zengin olduğunu söylerse ona şu soruyu sorun; Kimin alın teriyle? Kapitalizmin kuralıdır üretim sürecinde emeğin maliyetinin artışı kâr oranını azaltır. Bu maliyetin içinde en temel olan işçilerin ücretleridir, işçi sağlığı ve güvenliği maliyetleri de dahil. Günümüz dünyasında mevcut işçi sağlığı ve güvenliği hizmetleri sanıldığı gibi hakkıyla verilmemektedir. Herkes alın teriyle kazanıyordur elbet fakat kendi alın teriyle çok az kazanan insan vardır. Burada hakları gasp edilen işçiler, vergisi çalınan halk mağdur durumdadır. “Devletin malı deniz, yemeyen domuz” mantığı ile değil emeğin yüceliği değeriyle ülke bireyleri yetiştirilmelidir. Çocuklara emek vermeden taş taş üstüne konamayacağı öğretilmelidir. Güzel bir gelecek için hatta tüm ülke bireylerinin beyinlerine kazınmalıdır.’’ Kazınmalıdır ki siyasiler dahil, halk dahil kimsenin gözü bir diğerinin malında olmamalıdır.
Hırsızlık çeşitlerinden biri de dolandırıcılıktır. Dolandırıcılık bir bakıma karakterin ikna kabiliyetidir. Siyasetçinin, avukatın, işverenin en sık kullandığı yöntemdir aslında hatta satış yapan büyük firmaların da. Hizmet alan kişiye eksik bilgi verilmesi sayfalarca kâğıt imzalatıp sonrasında içerisinden cımbızla çekilen cümleleri en ufak bir mağduriyette işçilerin önlerine sermek, vatandaşa vaatler sıralayıp koltuğa oturunca vatandaşı unutmak. İşçinin sigortasını eksik yatırmak, hakkına gasp etmek. Hepsi de bir çeşit hırsızlıktır. Khaled Hosseini’ de meşhur “Uçurtma Avcısı” isimli eserinde konu ile ilgili şöyle bir ifade kullanmıştır;
“Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir. Bir adamı öldürdüğünde bir hayat çalarsın. Karısının onun üzerindeki hakkını, çocuklarının babaları üzerindeki hakkını da. Yalan söylediğinde birinin gerçeği bilme hakkını çalarsın. Çalmaktan daha alçakça bir hareket yoktur”.
Bu düşünce bağlamında sıraladığımız suçları işleyen insan haklarını hiçe sayan ve insan emeğine gasp eden tek bir hareketi sergileyen kişi, kurum hepsi birer hırsızdır ve bu hırsızlığın ardında yatan çıkar meseleleri pek tabii gözlerimizin önüne serilmiştir. Bu suçun bazı zümre ve kesim tarafından kabul görülmesi farklı bir tabirle göz yumulması insanımızın menfaat yönünden sadece kendi heybelerini doldurma derdinde olduğunun bir göstergesidir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın! Öyle mi? Değil.
0 Yorum